9 Ocak 2017 Pazartesi

Yılbaşı meşrebimiz

Yılbaşında şarabın azı yada çoğu vardır da yanlışı yoktur gibi geliyor bana. Sonuçta ne Rus çarı, ne İngiliz asilzadesi ne de Fransız kentsoylusuyuz... Akdenizliyiz, malum kanımız muhabbete kaynar; eş, dost, akraba yemek masasında toplanmışız. Herkes  hep bir ağızdan konuşuyor, gülüşüyor, şakalaşıyor. Umutlu olmak istiyoruz, en azından bu gece "şimdi" ve "burada" beraber olmaktan mutluyuz. Kutlamaya değmez mi? - Fakat hindi henüz pişmedi. Kardeşimle beraber ilk defa yaptık, tarif biraz ordan biraz burdan. Ne zaman pişer? -hiç bir fikrim yok. O zaman bir köpüklü mü açsak...

Bu yılbaşı babamın şarap dolabını elden geçirmeye kararlıydım - babamsa bu konuda "biraz" isteksiz... Yıllardır o mutfak dolabında duran bir kaç köpüklü var, kimisinin akıbeti şüpheli... Bir roze ve iki beyaz köpüklüyü yaklaşık 2-3 saat önceden buzdolabına koydum. Ayrıca bir kaç kırmızıyı da  45dk - 1 saat buzdolabında soğutmak gerekiyor. Bir de o.nın getirdiği roze ve kırmızılar var. Bu arada, şarap sayısını kişi başına bir şişe düşecek şekilde hesapladık. Kulağa biraz fazla geliyor ama en azından böylelikle şarabımızın tükenmeyeceğinden emin olabiliriz.

Fırında hindiyi beklerken ilk açtığımız ve 2017 için kadeh kaldırdığımız köpüklü Comte de Brismand Champagne Brut Reserve. İngiltere'deki bir market zincirinin (Lidl) şişelediği bu mütevazi şampanya, büyük şampanya üreticilerinin alt gamlarınının yarı fiyatından daha ucuzken kalite olarak onlarla denk tutuluyor. Decanter'den ve çeşitli uluslararası yarışmalardan bir çok ödül almış. Kendisi, Pinot Noir, Chardonnay, Pinot Meunier üzümlerinden oluşmuş klasik bir şampanya kupajı. Dengeli, sek, zarif ve bol köpüklü ayrıca sağlam bir strüktüre sahip, basit ama hoş ve leziz bir şampanya. Burunda meyvemsi, narenciye ağırlıklı, ve şampanyaya özgü mayamsı ikincil aromalar hissediliyor. Damakta ise oldukça hafif, yoğun ve diri bir asiditeye sahip. Meyvemsi bitimi de orta uzunlukta denebilir.

Bu şişeyi, ya İngiltere'de yaşayan kuzenim gelirken yada annemler onu ziyarete gittikleri zaman dönerken getirdiler. Nerden baksak 3-5 yıldır mutfak dolabında bekliyordu. Genel olarak serin olmakla beraber sıcaklığı sabit olmayan bir ortamda yıllarca bekledikten sonra hala bu kadar diri, taze ve sapasağlam kalabilmesi şarabın sağlam strüktürünün ve dayanıklılığının, dolayısıyla kalitesinin bir göstergesi gibi duruyor. Ayrıca herkesler de bu köpüklüyü sevdi ve genel olarak beğendi.

Eric Asimov (The NewYork Times'ın şarap yazarı) yılbaşı gibi yemekli ve kalabalık kutlama ortamları için uzun saatler boyunca, masadaki türlü çeşitli yemek ve meze tabağı ile beraber tüketilebilecek ince gövdeli, esnek, canlı bir asiditeye sahip tazeleyici ve enerjik şaraplar öneriyor. Hakikaten de gece uzun ve sofra çok ve çeşitli meze ve salata türü tabaklarla dolu olduğu için meşe baskın, yüksek tanenli ve yüksek alkollü şaraplardan kaçınmak iyi bir fikir gibi görünüyor. Bununla beraber o. ile  ortak deneyimimiz, bizdeki kutlama masalarına yada "anne sofraları"na kırmızı şaraptan ziyade rozelerin daha iyi uyum sağladığı. Bu sebeple, o. ile pek de konvansiyonel olmayan bir seçim yaptık ve yemekle beraber içmek için roze köpüklüler seçtik.

İlki daha önce denediğimiz Visiega Cava Rosada Brut idi. Bu Katalan köpüklüsü, sofradaki hiç bir tabağa burun kıvırmadığı gibi, özellikle kuşüzümlü ve tarçınlı iç pilavıyla, hindi ile ve közlenmiş patlıcan ve kırmızı biberden oluşan meze tabağı ile şahane bir uyum yakaladı. Yemeğin sonunda açtığımız Luis Pato'nun Touriga Nacional sepajı olan roze espumante ise genel olarak "ekşi" bulundu, asiditesi yüksek ve biraz keskindi hakikaten, ama limonlu salatalarla ve özellikle cevizli baklava ile beraber çok hoş bir uyum yakaladı. Aslında aklımızda bir başka kuzenimin kendi yaptığı kırmızı şarabı denemek ve tatlı ile beraber halamın kendi üretimi olan likörü tatmak da vardı. Fakat nasılsa akıllardan çıkıverdi yahut midelerde yer kalmadı; işte bir şekilde fırsat olmadı. Son olarak ise yine babamın dolabından çıkardığımız Veuve Clicquot Ponsardin Champagne Brut NV açıldı. Yine bir kaç yıl önce alınmış ve stoklanmış bu şampanya dolapta durdukça oksitlenmiş, düzleşmiş ve bir miktar gaz /köpük kaybetmiş gibi görünüyordu. Başka zaman olsa fevkalade moral bozucu olabilecek bu hadisenin üstünde kimse pek  fazla durmadı. - şimdi düşündüm de çok yazık olmuş, üzüldüm vallahi. Şarap dolabınız yoksa şaraplarınızı stoklamayınız efenim içiniz gitsin.

Böyleyken böyle. Güzel bir akşam oldu, üstümüzdeki ağırlık sabaha dönmek üzere de olsa bir geceliğine  hafifledi. Lakin unutmamak lazım bu kar da kalkacak, kış da bitecek. Ne de olsa her kışın bir baharı da vardır.

3 Ocak 2017 Salı

Luis Pato Touriga Nacional Vinho Espumante Bruto Roze (Portekiz)

Portekizli Pato ailesi 18.yy'dan beri şarap üretiyorken kendi şaraplarını şişemeleye ancak 1970'lerde başlamış. Böylece Portekiz'de Bairrada'nın, korunan kendine özgü bir şarap bölgesi olarak belirlenmesinden sonra bu bölgede kendi bağından ürettiği şarabı yine kendi etiketi ile şişeleyen ilk üretici olmuş. Luis Pato, babadan oğula geçen bir aile geleneği çerçevesinde, şarapçılığı aileden öğrenerek kendi stilini yaratan, baga gibi meşakkatli yerel üzümlerle deneysel uygulamalardan çekinmeyen ve uluslararası bağlamda ilgi gören bir üretici. Demişken... "Babadan-oğula" şarapçılık geleneğini kırmış bir de kızı var: Filipa Pato. Portekiz'deyken Filipa Pato'nun da bir kaç şarabını deneme fırsatı bulmuş ve genel olarak beğenmiştim.

Luis Pato'nun bu roze köpüklü şarabından ise O. ile Lizbon'dan dönerken iki şişe havaalanından almıştık. (sanırım fiyatı o dönemde 35tl civarında idi.) İlk şişeyi Ağustos ayında açtığımızda şarabın asiditesini ortanın üstünde ve keskin bulmuştum. İkinci şişeyi ise ailecek yılbaşı akşamı yemek sofrasında açtık. Bu sefer oldukça beğendim. Damağım mı alıştı yada geçen bir kaç ay zarfında biraz törpülendi mi yoksa işte hindidir iç pilavıdır mezelerdir derken yemeklerle daha mı uyumluydu bilemedim.  - Belki de ailemizle yenen kalabalık bir akşam yemeğine eşlik edince daha da bir lezzet geldi... o da olabilir.

Kendisi bir touriga nacional (turiga nasyonal) sepajı. Klasik yada geleneksel metod da denen şampanya metodu ile üretilmiş. Üzümlerin 'espumante'de kullanılacak kadarı bağdan erken hasat edilmiş - geriye kalanı ise yoğun bir kırmızı monosepaj için bağda olgunlaşmaya bırakılmış. Erken hasat sebebiyle olsa gerek oldukça yüksek ve biraz keskin bir asiditeye sahip ve bol köpüklü bir şarap. Somon pembesine benzer oldukça ilgi çeken hoş bir rengi var. Burunda çiçeksi nüanslarla beraber taze çilek ve narenciye kokuları hakim. Damakta greyfurt, misket limonu ve, rengi henüz kırmızıya dönmüş turfanda çilek aromaları hissediliyor. Damakta oldukça aşitli, öyle ki bir yudumdan hemen sonra insanı ikinci yuduma susatıyor. Ortaya yakın zarif de bir bitimi var. Genel olarak yemekle beraber düşünülmesi gereken, yemek dostu bir köpüklü. Tek başına aperatif olarak damakta oldukça keskin olmasına rağmen, baharatlı, turşulu, hafif ekşi, patlicanlı vs. mezelerle uyumlu. Akşam bir ara şerbetli, baklava benzeri cevizli bir tatlıyla beraber denedim, şaşırtıcı biçimde en çok bu tatlıya yakıştı sanki, baya güzel oldu.

Kaynaklar:
Görsel: Joaquin Mir Trinxet, "Vendedor de Naranjas".