Portekizli Pato ailesi 18.yy'dan beri şarap üretiyorken kendi şaraplarını şişemeleye ancak 1970'lerde başlamış. Böylece Portekiz'de Bairrada'nın, korunan kendine özgü bir şarap bölgesi olarak belirlenmesinden sonra bu bölgede kendi bağından ürettiği şarabı yine kendi etiketi ile şişeleyen ilk üretici olmuş. Luis Pato, babadan oğula geçen bir aile geleneği çerçevesinde, şarapçılığı aileden öğrenerek kendi stilini yaratan, baga gibi meşakkatli yerel üzümlerle deneysel uygulamalardan çekinmeyen ve uluslararası bağlamda ilgi gören bir üretici. Demişken... "Babadan-oğula" şarapçılık geleneğini kırmış bir de kızı var: Filipa Pato. Portekiz'deyken Filipa Pato'nun da bir kaç şarabını deneme fırsatı bulmuş ve genel olarak beğenmiştim.
Luis Pato'nun bu roze köpüklü şarabından ise O. ile Lizbon'dan dönerken iki şişe havaalanından almıştık. (sanırım fiyatı o dönemde 35tl civarında idi.) İlk şişeyi Ağustos ayında açtığımızda şarabın asiditesini ortanın üstünde ve keskin bulmuştum. İkinci şişeyi ise ailecek yılbaşı akşamı yemek sofrasında açtık. Bu sefer oldukça beğendim. Damağım mı alıştı yada geçen bir kaç ay zarfında biraz törpülendi mi yoksa işte hindidir iç pilavıdır mezelerdir derken yemeklerle daha mı uyumluydu bilemedim. - Belki de ailemizle yenen kalabalık bir akşam yemeğine eşlik edince daha da bir lezzet geldi... o da olabilir.
Kendisi bir touriga nacional (turiga nasyonal) sepajı. Klasik yada geleneksel metod da denen şampanya metodu ile üretilmiş. Üzümlerin 'espumante'de kullanılacak kadarı bağdan erken hasat edilmiş - geriye kalanı ise yoğun bir kırmızı monosepaj için bağda olgunlaşmaya bırakılmış. Erken hasat sebebiyle olsa gerek oldukça yüksek ve biraz keskin bir asiditeye sahip ve bol köpüklü bir şarap. Somon pembesine benzer oldukça ilgi çeken hoş bir rengi var. Burunda çiçeksi nüanslarla beraber taze çilek ve narenciye kokuları hakim. Damakta greyfurt, misket limonu ve, rengi henüz kırmızıya dönmüş turfanda çilek aromaları hissediliyor. Damakta oldukça aşitli, öyle ki bir yudumdan hemen sonra insanı ikinci yuduma susatıyor. Ortaya yakın zarif de bir bitimi var. Genel olarak yemekle beraber düşünülmesi gereken, yemek dostu bir köpüklü. Tek başına aperatif olarak damakta oldukça keskin olmasına rağmen, baharatlı, turşulu, hafif ekşi, patlicanlı vs. mezelerle uyumlu. Akşam bir ara şerbetli, baklava benzeri cevizli bir tatlıyla beraber denedim, şaşırtıcı biçimde en çok bu tatlıya yakıştı sanki, baya güzel oldu.
Kaynaklar:
Görsel: Joaquin Mir Trinxet, "Vendedor de Naranjas".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder