21 Kasım 2016 Pazartesi

Torres Gran Coronas Reserva Cabernet Savignon 2011 kırmızı (Penedés, İspanya)

Katalonya'da, kavanın (cava) üretildiği Penedés (DO) bölgesinden bir cabernet savignon (%85) ve tempranillo (%15) harmanı. Reserva statüsündeki bu Katalan şarabı en az bir yılı meşe fıçıda olmak üzere toplam 3 yıl dinlendirilmiş. Hugh Johnson'ın 2-4/4 yıldız verdiği Torres ise İspanya'nın en iyi üreticileri arasında sayılıyor. Torres'in kırmızılarından özellikle övgü alanlar: Mas la Plana, Grans Muralles ve Reserva Real. Milmanda ise en iyi beyazları arasında anılıyor.

Torres Gran Coronas Reserva, koyu bordo renginde, orta asitli, olgun ve yuvarlak tanenli, fıçı ile iyi entegre olmuş, %14 alkol oranına sahip güçlü, canlı ve zengin bir şarap. Burunda zeytin (yağı), yeşil biber ve topraksı nüanslarla içiçe geçen tatlı ve olgun, incir, karadut gibi meyvemsi notalara tarçın, karabiber ve vanilya gibi baharatlı kokular eşlik ediyor. Burun damakta devam etmekle beraber, havalandıkça daha balzamik ve pekmezimsi nüanslar da ekleniyor. Baharatlı ve meyvemsi karakterdeki bitimi ise oldukça uzun. (ızgara etler ve olgun peynirlerle beraber 17°C de servis edilmesi öneriliyor.)

Güney (sıcak iklim) şarapları genelde mekansal planda; kuzey (soğuk iklim) şarapları ise zamansal düzlemde daha zengin ve derinlikli gibi geliyor bana. Sanki güney şarapları bir hikayeyi (teruar diyelim ona) "an" da yakalayıp dondurmaya çalışırken; Kuzey şarapları hikayesini 3. ve 4. boyutta; zamansal planda anlatmaya daha eğilimli gibi. Bu bakımdan, (yıllanmış) Katalan şaraplarının izlenimci, yer yer dışavurumcu bir karakteri var gibi geldi bana... Kokular ve tatlar daha parlak, grift ve derinlikli iken, zamanda daha durağan ve daha kalıcı. Belki de diyorum -misal-  Gaudi'yi yada Ramon Casas'ı anlamak için Katalan şarabı içmek gerekiyormuştur...

Görsel: Ramon Casas i Carbó, (yağlıboya)

19 Kasım 2016 Cumartesi

M. Chapoutier Les Vignes de Bila-Haut, Cotes du Roussillion Villages 2013 kırmızı (Roussillion, Fransa)

Bazı güney Fransa şaraplarında şeytan tüyü var. Michel Chapoutier'nin (mişel şaputiye) Les Vignes de Bila-Haut (le viny dö bila-o)'su da onlardan biri.

Şarabın üretildiği Roussillion bölgesi, Akdeniz ikliminin hakim olduğu, Fransa'nın güney-batı ucunda İspanya -Katalonya- sınırında bulunuyor. Pirene dağları Katalonya ile fiziksel ve siyasi bir sınır çiziyor olsa da Katalan kültürünün oldukça baskın olduğu bir yer burası - iş bu sebep, Roussillion (sek) kırmızıları, Fransız şaraplarından çok İspanyol kırmızılarına benzetiliyor.

Özellikle vins doux naturels olarak adlandırılan güçlendirilmiş (fortified) tatlı şarapları ile öne çıkan bir bölge Roussillion. Sek şarapları açısından, evet,  bir Bordo, Burgonya yada Ron kadar kendini kanıtlamış değil belki ama birincisi: Güney Fransa'nın (bana göre) efsane apelasyonu Collioure bu bölgede yer alıyor, ve ikincisi: bölgenin bitki örtüsü Fransızların garrigue dediği, bizdeki adıyla maki - artık makro-floradan mıdır mikro-floradan mıdır; rüzgarından mıdır bağından toprağından mıdır nedir, burada yerinde üretim yapan bazı tek bağ şaraplarında, (Rhone'daki gibi) zeytin, kekik, ardıç, biberiye vs. gibi, şaraba derinlik ve kimlik kazandıran akdeniz koku ve tatlarını algılamak mümkün olabiliyor.

Gelelim can alıcı soruya: Les Vignes de Bila-Haut, böylesi bir özgünlüğe ve kompleksiteye sahip mi? - bence değil... ama yine de bir potansiyeli bir derinliği var - hissediliyor. Bu şarap Chapoutier'nin Cotes du Roussillion Villages AOC dahilinde ürettiği serinin alt gamdaki şarabı; beklentileri de çok yüksek tutmamakta fayda var. Ama aynı serinin bir üst gamdaki şarabını da (Les Vignes de Bila-Haut Occultum Lapidem) merak etmemi sağladı açıkçası....

M. Chapoutier'nin Bila-Haut bağları, Cotes du Roussillion Villages apelasyonu dahilindeki Agly Vadisi yamaçlarında, gnays (metamorfize olmuş granit) ve şist tabanlı bir toprak yapısına sahip eğimli bir arazide bulunuyor. Cotes du Roussillion Villages apelasyonu, bağlarının büyük çoğunluğunun vadi tabanında değil de yamaçlarda bulunması sebebiyle, daha genel Cotes du Roussillion' a göre kalite bakımından bir basamak yukarda. Güneşli bir bölge olduğu için burada üretilen kırmızıların büyük çoğunluğu güçlü, meyvemsi, gövdeli, yoğun ve tanenli şaraplar.

Les Vignes de Bila-Haut, elle toplanarak hasat edilen %50 syrah, %35 grenache, %10 carignan ve %5 mourvedre üzümlerinden yapılan bir harman. Mora çalan yakut kırmızısı renginde, dengeli, yuvarlak, meyve-baskın, açık, yoğun, gövdeli ve tanenli. Yuvarlanmış güçlü tanenleri şaraba kadifemsi bir doku kazandırmış. 'Sıcak', samimi ve davetkar bir şarap ancak alkol oranı (bence) biraz fazla %14. Olgun meyve ağırlıklı açık bir burnu var: önde ahududu, böğürtlen, kiraz ve siyah incir aromaları hafif vanilya ve baharat nüansları ile derinleşiyor. Burun ve damak sürekliliğine sahip: damakta yuvarlak; meyve baskın bir tat profiline baharatsı notalar (garrigue?) eşlik ediyor. Asiditesi oldukça güçlü ve canlı bir şarap. Damakta kalıcı, bitimi ise meyvemsi ve uzunca.

Akdeniz mutfağı ile de genel olarak uyumlu; kekik, biberiye, kimyon ve pul biber gibi baharatlar ve zeytin yağı ile iyi geçinen bir şarap. Kendisini (16°C - 18°C'de) köfte tavanın yanında açtık, yakıştı. Diğer yandan alkol oranı oldukça yüksek, tanenli, gövdeli ve güçlü bir şarap olduğu için iki kişilik bir yemekte biraz ağır kaçtığını hissettim. Bence bu şarap daha kalabalık sofralarda daha bir keyifle içilebilir... 

Görsel: Alfredo Roldan, "La pamela verde" (yağlı boya).

9 Kasım 2016 Çarşamba

Les Dauphins Cotes du Rhone Villages Grande Reserve 2014 rouge (Güney Rhone, Fransa)

Güney Ron Vadisi'ne ait apelasyonlardan biri olan "Cotes du Rhone Villages", özgünlük açısından, jenerik "Cotes du Rhone" apelasyonu ile, Chateauneuf-du-Pape yada Vacqueyras gibi daha spesifik apelasyonların arasında yeralıyor. Şarabın etiketindeki "Grande Reserve" ifadesi ise Fransa şarapları açısından teknik olarak hiç bir anlam ifade etmiyor açıkçası. Fransa'da İspanya'dan farklı olarak bir şarabın etiketine "Reserve" yada "Grande Reserve" yazabilmek için herhangi bir kural/regulasyon yok.

Les Dauphins (Ledofen)'in Cotes du Rhone 2012'si, (özellikle 2015'de) hesaplı denebilecek market şarapları kategorisindeki gözdelerimizden biriydi. Karşılaştıracak olursak: Aynı üreticinin Cotes du Rhone Villages 2014'ü daha sağlam bir strüktüre sahip ve daha yemek dostu olmakla beraber biraz daha kapalı, dilue ve köşeli bir şarap. Ancak verdiği tazelik ve ferahlık hissi, yüksek ama meyvemsi asiditesi, kendini hissettiren hafif köşeli tanenleri ve çok hafif böyle alttan alttan duyulan yeşil, sert ve güneşli Akdeniz'e özgü baharlı tat ve kokuları ile ve tabi bir de uygun sayılabilecek fiyatı ile (38 tl idi) insana kendini sevdiriyor açıkçası.

Kendisi yakut kırmızısı renginde %13,5 alkollü, inceye yakın orta gövdeli bir grenache, syrah ve mourvedre harmanı. Burunda kırmızı orman meyveleri ve baharat (vanilya) aromaları hakim. Damakta ise taze çilek, baharlı herbal notalar, yeşil biber, meyan kökü ve karabiber. Bitimi ise herbal ve kısa. Bu şarabı 16°C'de ızgara köftenin yanına açtık. Kimyona, karabibere ve soğana banamısın demedi - pek iyi geçindi. 'Basit' ve 'sıradan' bir yemeği daha lezzetli ve keyifli bir hale getirdi. 

Şarap saklamaya uygun koşullarımız olsa ve bizim yada ülkenin yerinde duracağının garantisi olsa önümüzdeki en az 2 sene boyunca tüketmek üzere bir kaç şişe alınıp bir kenera koyulabilirdi - diye düşünüyorum. 

6 Kasım 2016 Pazar

Chateau Mezain 2012 rouge (Bordeaux, Fransa)

Chateau Mezain,  Bordeaux şarap bölgesinin sağ yakasında, Gironde nehrinin iki kolu (Dordogne ve Garonne) arasında bulunan Entre-Deux-Mers alt-bölgesinde bulunuyor.* Jenerik Bordeaux DOC statüsüne sahip bu kırmızı, merlot ağırlıklı bir merlot - cabarnet sauvignon harmanı. Etiketinde bulunan "mis en bouteille au chateau" ibaresi ise şarabın yerinde şişelendiğini gösteriyor. Ayrıca 2013'te "Concours de Bordeaux Vins d'Aquitaine"dan aldığı bir de altın madalyası bulunuyor.**

Biz bu şarabı 2015'in sonbaharında oldukça uygun bir fiyata (30tl civarındaydı) marketten almıştık. Ancak geçen yıl tattığımızda oldukça sert, sıkı ve sivri bulmuş, aldığımız ikinci şişeyi açmadan önce en az bir sene beklemeye karar vermiştik. Hakikaten de yıllanma potansiyeli olan bir şarap çıktı. Geçtiğimiz hafta sonu açtığımız bu ikinci şişeyi biraz daha açılmış ve yuvarlanmış bulduk. Hatta üçüncü bir şişemiz olsa ve saklama koşullarımız da daha uygun olsa 1-2 sene daha bekletir öyle açardık diye düşündük...

Koyu yakut kırmızısı rengindeki Chateau Mezain 2012, sağlam strüktürü, dengesi ve yalınlığı ile öne çıkan hoş bir şarap. Şarapta denge, bütünlük ve yalınlık gibi özellikler, kimi damaklar için pek önemli olmasa gerek ki Wine Enthusiast "kabul edilebilir" minvalinden 82 puan vermiş kendisine - kınadım.*** Tamam hani zengin, aromatik, parfümlü veya kompleks bir şarap olduğu iddia edilemez ama yine de özenli, düzgün-dengeli, canlı, yıllanma potansiyeli olan ve hesaplı bir fiyat-kalite şarabı olarak "iyi" sıfatını hakediyor bence.

Şarabın %13 alkol oranı yuvarlanmış güçlü tanenleri ve canlı asiditesi ile iyi dengelenmiş; burunda derin meyve (kiraz) notları ve zarif baharat nüanları (vanilya) hakim; damakta canlı, meyvemsi (kiraz ve erik) ve herbal (meyankökü); fakat bitimi biraz kısa. Biz bu şarabı 15-16°C' sıcaklıkta, dekanter kullanmaksızın peynirli pizzanın yanında açtık ama pek uymadı açıkçası. Şarap yemeğe baskın çıktı; önüne geçti. Sade ve basit bir kırmızı et ile daha uyumlu olacakmış anlaşılan... Aperatif  veya - Amerikalıların deyimiyle - "kokteyl şarabı" olarak ise önermezdim zira güçlü tanenleri ve sağlam asiditesi ile daha ziyade yemek dostu bir kırmızı kendisi. 

Notlar:
* Entre-Deux-Mers apelasyonu sadece bu bölgede üretilen beyaz şaraplarıkapsıyor.
** Her sene Bordeaux'da düzenlenen bu yarışma, Aquitaine bölgesinde az bilinen veya küçük ölçekli üreticileri, uluslararası piyasaya tanıtma amacını taşıyormuş. Nitekim bir bordo şarabının etiketine üzüm cinsi isimlerinin eklenmesi de, üreticinin Amerika merkezli uluslararası piyasayı hedeflediğinin en iyi göstergelerinden biri sanırım. 

Görsel: Nicolaas  Warb, 'Wind Symphony' (1949)